Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




10 Kasım 2016 Perşembe

Bugün /Grano :)

Canım blog, merhaba ve nasılsın?
Taslaklarda yayınlamamı bekleyen bir dolu yazıdan sonra şunu anladım, aslında gün bugün.
Ben sana bugünü anlatayım.
Çok bir şey olduğundan değil, işin aslı hiçbir şey de olmadı :)
Sadece blogdaki tozu almaya çalışıyorum.
Bu öğlen farklı bir şeyler yapmak istedim, yemekhanedeki yemeği sevip/sevmemek değil de içimden 'farklı' bir şeyler deneyimlemek geldi.
Nicedir gözüme kestirdiğim zeytinyağlı yemekler yapan restorana gittim, siparişimi verdim ve ekmekle doydum :) Tabaklar neden bu kadar küçükmüş anlayamadım, ben de -ki normalde yemeklerde hiç ekmem yemem- kendimi ekmeği zeytinyağına bandırırken buldum. Muhtemelen bir daha tercih etmeyeceğim bir yer. Çorbası o kadar tuzluydu ki birkaç gün hiçbir yemeğe tuz atmamayı düşünüyorum.
Oradan çıktım ve Grano'ya gittim.
Böyle yazınca havalı oldu :)
Daha önce 1 kere gitmiş ve sevmiştim.
"Bana şu her zaman içtiğim kahveden" diyecektim ama onun yerine "Hani ben daha önce gelmiştim, hafif içim bir kahve istemiştim, siz de Etiyopya'dan bir kahve önermiştiniz." dedim. Adam suratıma bomboş bakıyor, öğle arası 15 metrekarelik (rakamlarla aram iyi değil ya aslında bu sayıyı da attım, küçük kare bir yer düşünün, benim normal adımımla kapıdan kasaya yürümek 5-6 adımdır en fazla, işte o kadar büyüklükte bir yer) bir alanda ortalama 50 kişi ağırlıyorlar. Dışarısı da var ve kasa kuyruğu hiç bitmiyor.
Netice = adamın beni hatırlaması mümkün değil.
Tabii göz alıcı mavilikte bir göz rengim olsaydı o başkaydı ama yok.
Ortalama bir Türk kadının kahverengi gözlerine sahip olduğumdan beni hatırlaması pek olası değil.
"3 çeşit Etiyopya kahvem var" dedi.
Bugün beni zorlayacak, anladım.
"O zaman öyle dememiştiniz ama" dedim.
Güldü.
"Bunun kokusu güzeldir" dedi, uzattı, kokladım, evet güzeldi ama kahveden anlamayan birinin "kötü" olanı bilebilme ihtimali de yok ki.
"Evet iyiymiş ama anlamıyorum zaten, siz şu ismi güzel olandan yapın yanına da bir 'cookie'" dedim.
Der demez de güldüm.
'Cookie' demek nereden aklıma geldiyse...
"Türk kahvesi yapmıyor musunuz?" dedim, kasanın üzerindeki menüde yazmıyordu ve ben bir sonraki gelişimde Türk kahvelerini denemek istiyordum.
"Yapıyoruz ama sadece sevdiğimiz müşterilerimize" dedi.
Gayet gevşek bir ifadeyle "Beni de seviiin" dedim.
Der demez de utandım.
Daha yoldayken kafamda kurduğum oturma planına göre masama yerleştim.
Orası dolu olsa muhtemelen "Burası benim yerimdi, siz başka yere geçin" diye cırlardım.
Ama bunda da utanma ihtimalim var, o yüzden kedinin ciğere baktığı gibi o masayı ve oturanı keser, içimden "o zeytinyağcıya uğramayacaktım, vakit kaybettim" der dururdum.
Neyse ki buna gerek kalmadı.
Gayet rahatsız yüksek tabureme oturdum, sosyal medya hesabımı kontrol ettim ve kitabı çıkardım ki kasadaki çocuk bariz bir seslenmeyle "Kahveniz HAZIIR" dedi.
Ortama bir gülümseme bırakarak ve kocaman teşekkürümle kahvemi alıp yerime geçtim.
Bir önceki gelişimde klasik Grano fincanları vardı, bu kez ise afilli kupalardan.
"O zaman beni sevmişler, bir sonraki gelişimde Türk kahvesi bile yaparlar belki" dedim.
Düşündüm bak bunu, demek ne kadar içime geçmiş o söz.
Cookie'cik oldukça tereyağlı ve şekerliydi, kahvemin 3te 2sini (bunun yarısından fazlası olduğunu çok şükür karabalıktan öğrendim) kafama dikiverdim. Kalanı da orada oturma garantisi olsun diye içmedim. (çakallık böyle bir şey :P )
Açtım kitabımı ki...
Yanımda oturan kadın başladı konuşmaya telefonda:
"Merhaba, evet dün başladık, 7.30'da olmadı ama 7.45te ancak yatırdık,evet evet aynen konuştuğumuz gibi oldu, sütünü içti, tabii ağladı, babasını sordu, gece uyandı, öyle olunca ne yapacağız..." diye diye uyku eğitimi danışmanlığını benim yanımda başlatmış oldu.
Kulaklarım bir anda dikildi, "ee sonra ne yapılıyormuş, hoparlöre mi alsan acaba ablacım? biz de dinlesek, malum, uyku işi hala çözülmedi."
Sonra bir kendime geldim.
"Sen buraya niye gelmiştin?"
Bir düşün bakalım...
Sonra da olay, yeni nesil anneleri kısıtlayan şeylere geldi:
"Uyku eğitimi", "çiş iletişimi, kaka diyalogu /asla eğitim demiyoruz", "organik gıda", "ev yapımı limonata"...
Neyse çıktım o yokuştan, "hoh" deyip ilerledim, yolun gerisi rahat.(burası mecaz tabii)

Eva Luna'ya devam ettim, o ara bana kitabı gönderen Nurşen Ablamı sevgiyle andım.

13.23 gibi de dönüş yolumu hesaplayarak yerimden kalktım.
Ardımda kalan şöyle bir şeydi
Bugün böyleydi.
Yürüdüm, yürüdükçe daha çok çişim geldi.
"Çıkmadan tuvalete mi gitseydim?" dedim ama sonra aklıma geldi, kitaba gömülünce kahvenin kalan 3te 1ini içmeyi unuttum.
İş çıkışı gidip bir uğrasam mı acaba?
Belki unuturlar fincanımı orada,
hem ben kahvemi soğuk severim ki!


16 yorum:

  1. Bak bir dahakine seni en sevdiğimiz müşterimiz Türk kahveniz nasıl olsun diye karşılayacaklar, demedi deme :)))
    Çok güldürdün beni bugün :)))
    Kahveyi severim ama ne nedir anlamam bende... Bir gün bende bir yere gidip değişik bir tat tadacağım diyerek garip isimli bir kahve söylemiştim. Hani şu doğuda yaparlar ya ismi şimdi aklıma gelmedi, aynı ona benziyordu. Şekersiz, acımı acı... Iyhhh oldum, hüsran anlayacağın :)))
    Ben hafif ve sütlü kahvelere devam ediyorum şimdilik :)))
    Öpüldün ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir daha gittiğimde ya beni tanımazlarsa Şebo, ya bana Türk kahvesi yapmazlarsa ahahaha :PP

      Sil
  2. Mırra Şebom :)

    Türk kahvesini tek geçerim. Sade, süvari. Hiç işim olmaz ecnebi kahvelerle. Ne nedir bilmem de zaten.
    Bir de neden eğitim demiyoruz? Caiz mi değil?
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmem ki caiz mi değil? Bildiğimden değil, sadece son dönem annelerin üzerine fazla gidildiğini düşünüyorum ben :)
      Türk kahvesi sade olmalı bence de :)

      Sil
  3. Esra senin blogda toz alman bile güzel hep yaz hep toz al emi :))
    Dışarıda kitap okurken özellikle kafelerde yüksek sesle konuşan insanlar dikkatimi dağıtıyor ve kitabımın içine .... anladın sen onu canım :) Öperim seni çok kadar ♥♥♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahaha anladım ben onu Ülkü, ben gürültüden etkilenmiyorum ama bazen saçma müzikler oluyor, onlarda okuma yapmak zor oluyor :)
      Öperimm

      Sil
  4. Ruhsuz kahveciler : )) Halbuki o kupa ne kadar samimi bir simge. Yanında o kurabiyecikle hele.. Sanki keyifli bir kış masalı.. Ama yine de bu tip kahvecileri kurumsal ve suratsız buluyorum. Olmuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burası çok kurumsal değil sanırım ama fazla kalabalık :( Keşke keşfedilmemiş bir yer olsaydı :) Sizin yazılarınızı da merakla takip ediyorum :)

      Sil
  5. Kahve acayip tuvalet getiriyo ve çok kısa sürede :) Bence gayet de güzel bi öğle arası zeytinyağlıları saymazsak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zeytinyağcıya bir daha gitmedim zaten :)
      Bu ara soğuktan mı nedir acayip çişim geliyor :)

      Sil
  6. Beraber turk kahvesi icmeye gidelim bi gün ;)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...