Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




emekleme halleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
emekleme halleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ocak 2015 Cuma

9. Ay :)

Veee geldik 3 çeyrek yaşa :)
Maşallah diyeyim de ben yine önceden.
Bu ay sanırım Elif büyüme atağındaydı.
Önce ilk dişi çıktı, 2 gün sonra bir sabah aniden emeklemeye başladı, şu an bize tutunarak ayağa kalkıyor hatta oturmayı pek sevmiyor. Daha dün yeni dişleri de gördük gibi olduk ama onu bir sonraki aya saklayalım.
3-4 gündür anane de yanımızda ama haftaya dönüyor, malum Ayça'nın gelme vakti yaklaşıyor. O da doğumdan önce Elif'i bir daha göreyim diye geldi karda kışta :)
Ankara oldukça soğuk. Karın yağdığı ilk gün yani 5 Ocak'ta Elifle dışarı çıktık, Elif'i kara oturttum ve karla oynadı. O günden beri yani 4 gündür evdeyiz :/ Hava sıcaklığı eksi 17'leri görünce biz de mecbur "kötü kıyafet" lafına takıldık, o kadar dayanıklı kıyafetimiz sahiden de yok. Yerler şu an cam gibi. geçen sene de kar yağmadı diye söylenmiştik :) Benimki söylenme değil aslında mevsimi yaşamak güzel bir şey, sadece uygun kıyafetlerimiz olsa da biz de kara çıksak :) Sürekli evde olunca benim ruhum sıkılıyor, her gün temiz hava ikimize de iyi geliyor çünkü. Birkaç güne kadar normal rutinimize döneriz sanırım.
Bu ayın benim açımdan en güzel gelişmesi çizimlerime devam etmem olduysa karabalık için en güzel gelişme Elif'in "ba-ba" demesi :) Önce "de-de" demişti ki "an-ni"yi hep söylüyor zaten :) Bunların çok bilinçli olduğunu sanmıyorum. Ay gelişimine göre heceleyebilir diye yazıyordu kitapta da ama Elif'in babasına "ba-ba" demesi ve onun verdiği tepki görülmeye değer...
Tüm bebekler gibi Elif de çoraplarını çıkarmayı çok seviyor. Ona kendi aramızda batının en hızlı çorap çıkarıcısı diyoruz :) Hele ki mama sandalyesindeyken... "Pıt" sesinden önce yüzde muzır bir gülüş oluyor, anlıyoruz ki çorabın çıkmasına 1 hamle kalmış.

Elifle oyunlar da daha keyifli oldu tabii haliyle, onunla ilgili de bir yazı var aklımda. Çok matah bir şeyler yaptığımızdan değil de aklımdayken yazayım yoksa unutuyorum. Günün aslında benim için en keyifli anları Elif uyuduğunda değil de onunla oyun oynadığımızda oluyor. Karşıma oturtup bir kitabı canlandırarak okuduğumda gözleri kooocaman olup beni dikkatle dinliyor ya sanırım o an'lar dünyalara bedel. İş mi hava mı soğuk mu hiç umrumda olmuyor. Elmer serisinin ne yazık ki sadece "sayma kitabı"nı bulabildik, diğer kitaplar tükenmiş. Elmer yani fil diye o kadar çok anlattım ki Elif bayıldı :)
İlk yılbaşını yaşadı aslında ama diğer günlerden neredeyse hiç farklı bir şey yapmadığımız için "yeni" bir şeyler olduğunu anlamamış olabilir. Değişik kıyafet de giydirmedik hatta fotoğraf bile çekmeyi unutmuşuz. Ananesinin gönderdiği Noel baba şapkası bile başka odada kalmış :)
Bu ara "acaba bu çocuk ileride bana şunları şunları niye yapmadın anne"der mi diye düşünmeye başladım. Mesela diş buğdayı :) Yapan, yapmak isteyen, yapmaya niyetlenen arkadaşlarım lütfen alınmasın bozulmasın ama ben de fikrimi söyleyeyim. Ya ben üşengeç ve kötü bir anneyim ya da bana böyle şeyler çok gereksiz geliyor. Diş şeklinde pasta sipariş verirken bile kendimi hayal edemiyorum, ne bileyim saçma geliyor. Yapanları da eleştirmiyorum, sadece ben kendim için tuhaf buluyorum böyle şeyleri. Benim "baby shower" hatta kına gecemi bile Eda(kardeşim) ve annem düzenlemişti. Ben sadece katılmıştım :) Her şeye bir etkinlikle bebeklerimizi mi eğlendiriyoruz yoksa kendi egomuzu mu tatmin ediyoruz? Neyse lafı çok uzatmayayım da kimseyi kırmış olmayayım. Ben ilk günlerde buğday haşlayıp kuşlara verdim, Elifle onları izledik. Bugünlerde de annem buradayken buğday ve nohut kaynatıp üzerine renkli şeker ve ceviz koyup komşulara vereceğiz, kalanı da biz yiyeceğiz. Bir de ananenin isteği ve benim de merakım üzerine Elif'in önüne meslek seçimli bir şeyler koyup hangisine gideceğine bakacağız ve güleceğiz :) Benim diş buğdayından anladığım bu kadar. Paylaşmak güzel bir şey :)
*Aklıma gelmişken 1. yaş günü için evde -şeker hamuru olmayan- anne eli değmiş, azıcık yamuk bir pasta yapmaya niyetlendim kendi çapımda. Bunun için tarif öneriniz varsa memnun olurum yazarsanız. "Yorum bırakamıyoruz" diyenler oluyor, buna çok üzülüyorum ama teknik şeylerden sadece bu kadar anlıyorum, siz de mail atın olmazsa ne diyeyim :) (Mail: 2balik1kedi@gmail.com) Yorum ayarlarını kurcaladım ama sorunu bulamadım ki çözümü bulayım :)
Elif kendi kendine ce-e yapıyor eline ne geçerse, çok komik ve tatlı oluyor tabii. Bu oyunu bizim de 5500 defa oynamış olmamızın etkisi var sanırım.
Elif'in odasındaki yamuk kitaplığı çıkardık ve yerine Elif'in boyuna uygun bir kitaplık alıp duvara monte ettik. Amanın ne kadar mutlu oldu. Alt raftan istediği oyuncağı/kitabı alıp oynayabilmesi ne kadar özgürlük kattı hayatına :) Aaa bir de hayatımıza bir ayı katıldı :) Sevgili Çağla ve dayısının (kuzenim) hediyesi; ki bence ayı kesinlikle oyuncakçı dükkanına çoktan geri dönmek istiyor. Hehehe yok yok o da Elif'i sevdi ama bence burnunu daha çok seviyor. Elif ayıya hem gülücüklerle sarılıyor, onu öpüyor; hem kucağına yatırıp onu az pataklıyor; hem de burnunu ısırıp gözlerini oyuyor :) Kısaca ona bayılıyor. Böyle hediyeler geldikçe ben Elif'e kitap dışında neredeyse hiçbir şey almadığımı fark edip utanıyorum. Neyse ki şahane kuzenleri, dayısı, teyzesi, halaları var :)
Emekleme sürecinden de bahsedeyim ama tecrübeli anneler burada tam olarak şu cümleyi kuracaklardır: "O daha ne ki, sen bir de yürüyünce gör"... Muhtemelen daha göreceğim çok şey var neticede sadece 9 aylık bir tecrübem var ama emeklemenin getirdiği özgürlük bile Elif'e yetti. Evin haritasını zihninde çoktan çıkarmış zaten. yaramazlık bölgeleri de kırmızıyla işaretlenmiş ki hiç kaçırılmasın, o derece. Kafasını çok sert çarpmaması için hep anındayım ama arada gözümü burnumu kaşıdığımda illa ki kazalar oluyor minik. Önce bana bakıp tepkimi ölçüyor, "hadi canım yoluna" dersem -ki çoğunlukla bunu diyorum- itiraz etmiyor, bazen de ortalığı yıkıyor tabii çünkü canı tatlı ne yapsın :) çok abartmamaya çalışıyorum severken ki olay ona da büyükmüş gibi gelmesin diye. Dikkatini dağıtma çabalarım genelde sonuç veriyor. Bakıyorum ki kucağıma geldiğinde ağlaması kesilmiş arkamdan işler karıştırıyor :)
Bu ara en büyük hedefi ananenin gözlüğünü kapabilmek... "Gözlüğümü alırsan seni göremem ama Elif" diyor annem devamlı ama onu duyan yok. Rüşvet adı altında anneme yemeğinden bile uzatıyor Elif hatta mandalinasını bile paylaşmaya razı,o derece yani :)
Diş işlerinden dolayı burnu tıkanık ve temizlemeye çalışmaktansa ben cidden iddialıyım bir deveyi hendekten taklalı bile atlatabilirim :) Sanırım diğer bebekler de öyledir, Elif de burnuyla oynanmasından hiiiç ama hiç hoşlanmıyor. Bizde zevkimize sümük toplamıyoruz zaten değil mi :)
Elif'in saçları da gittikçe uzuyor ve daha az kişi onu erkek sanıyor. Küpe vs. taktırmayı düşünmüyorum, bana bebeklerde takı toka gereksiz geliyor. Bebeksen bebeksindir seni adam/kadın gibi giydirmeye de gerek yok. Bazen görüyorum neredeyse bir rujları eksik bebeklerin. Eleştiri olacak ama cidden tuhaf karşılıyorum. bebeksen giyersin tulumunu, çıtçıtlı badini, burnun da akmış olabilir, üzerindeki kıyafette son yediğin yemeğin lekesi de olabilir... Kısaca bebeksindir, ben öyle düşünüyorum :) (Bunun yanında unutmazsam Elif'e arada saç bandı da takıyorum ama 3 saniye içinde onları çıkardığı için o ara yakaladığım fotoğraflar çok kıymetli oluyor. Yani ileride beni niye süslemedin derse, bu yazıyı gösterebilirim ona)
Bu ay da böyle geldi gitti, çok şükür iyiydik iyiyiz. Her ay dönümünde farklılaşıyor rutinlerimiz, bakalım önümüzdeki günlerde bizi neler bekliyor...
Ben yine çizmeye devam :)
Devamını oku »