Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




kreş günlüğü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kreş günlüğü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Temmuz 2015 Salı

Bu Aralar :)

Caaanıııım blog, seni ne kadar özledim bir bilsen...
Gel sana bir sarılayım önce :)
Geçtiğimiz 1 ayda o kadar çok şey oldu ki, hızımıza ben bile yetişemedim.
Ev değiştirdik yani taşındık,muhit değişikliği bize iyi geldi umarım da böyle devam eder. Eski komşularımı özlerim diyordum, yine özlüyorum ama neyse ki burada da kendime komşu buldum :) karşı komşumla tabak alış verişimiz var mesela, bir de kızları Elif'i çok seviyor.
İkincisi Elif kreşe başladı, 3. haftadayız, o da maşallah gayet iyi gidiyor. Hiç sektirmeden 2. haftanın başında hastalandı, klasik kreş virüsü mü diyorduk ki azı ve köpekler birlikte patladı, işin içine bir de diş olayı girdi.
Üçüncüsü ben işe başladım. Henüz yepyeni bir gelişme bu. Bu konuya az sonra gireyim.
Aslında sadece bu 3 değişiklik bile hayatımızdaki dengeleri oldukça değiştirdi.
İlk günlerde yani toplanma sırasında çok yorulduk, sonra dinleniriz dedik, olmadı. Yeni ev bize biraz fazla iş yükü çıkardı derken Elifi kreşe verdik. Sanırım bende hatlar biraz o ara koptu.
Kreş günlüğünü ayrıca yazmak istiyorum, buraya sıkıştırmadan. Öğretmenini biz sevdik, Elif de sevdi. Birbirlerine alışmış görünüyorlar. Bugün Öğretmeni "yatağına koydum, biraz kitap okudum ve uyudu" deyince sinirle karışık bir alt üst olma durumu yaşadım. şöyle diyecektim halbuki "neeaaayy, ben başaramadım, siz bu kadar kısa sürede nasıl başardınız bu işi hocam???!!"
Elifi 15 aylıkken kreşe verdiğimiz için oldukça uçlarda tepkiler aldık haliyle. "Aaa ne iyi yapmışsınız"lar bir tarafta "siz de anne-baba olacaksınız bir de, el kadar bebeği kreşe vermek de neymiş" ler diğer tarafta. Hatta bugün kreş çıkışı arabaya yürürken torununu almaya gelen bir teyze bizi küçümseyip "şuncacığı da mı kreşe veriyorlar" dedi. Zamanla daha çok alışacağım bu tepkilere ama içimden geçen ilk şey: "müsaitsen sen gel bak teyze" demek oldu, tabii ki gülümsedim geçtim. Böyle anlardaki gülümsemelerim çok yoğun sinir barındırsa da bunu sadece ben anlıyorum ne kötü değil mi? O halde gülümsemeyeyim, onu da beceremiyorum.
Veee gelelim iş yeri mevzusuna. 3 yıl önce çalıştığım yerden başka bir birime nakil olmuştum ve bu yeni yerde de çok zorlanmıştım, o sebepten oraya dönmek istemedim. Önceden bildiğim ama birlikte çalışma imkanımın olmadığı yepyeni bir yere geçtim şimdi. Eski birimim şokta, iş yoğunluğu çok çünkü(hsonları, tatiller ve izin zamanlarnda da çalışıp arada da nöbete geliyordum) gelmeyeceğimi duyunca üzüldüler ama bu üzüntünün kaynağı kara kaşlarım değil elbet :)
Kadınlar hep mi aynı olur yahu, her gören "kilo vermişsin/almışsın" diyor,ilk cümle bu. Demek ki birbirimizin gözünde kilo kadar değerimiz var, artıp azalıyor :) Erkekler daha çok "vaay Esra dönmüşsün" dedi :) Kadınların çoğunlukta olduğu başka bir birim ise kurumda çok gözde ve benim orayı neden tercih etmediğim çok soruluyor. Cevap basit: "Kadınların çok olduğu bir yerde çalışmak istemiyorum". Tercih ettiğim birimde birkaç kadın var sadece, bence çok daha güzel. Bir de eski birimimden neden ayrıldığımı manyak olup olmadığımı kariyerimi hiç mi düşünmediğimi soruyorlar. Valla gülüyorum.İş yerinde tuhaf kaçmasa şen kahkahalarımla güleceğim. "İş yoğunluğu değil sadece huzur istiyorum"diyorum. "Aman her şeyde önceliğin çocuk olmasın" diyor "kendince" tecrübeli anneler, "ben böyle iyiyim" diyorum. "Yeni iş pozisyonun seni tatmin edecek mi?" sorusu çok geldi hani zannedersin herkes nasada çalışıp uzay çalışması yapıyor :) işyerimuhabbetlerim benim hiç bitmez çünkü çok şenlikli bir yerde çalışıyorum. Yaptığım iş gereği de eskiden (halkla ilişkiler) herkesi tanıyorum, dolayısıyla bu günler biraz da herkesle çay çorba muhabbetle geçti. Rütbesi artanlardan değişik tavırda olanları görüp üzüldüm, onlar adına. Ne bileyim "öz" bu kadar "hafif" miymiş diye :)
Bu arada Şuşuöyküsü, bilgeveannesi, leylak dalı ve Yasemen ile tanıştım hatta leylak dalı Nurşen ablanın bize hediyesi bir kitap var ki!
Okuduktan sonra dayanamadım, kitabın üzerinden bir kez daha geçtim, çizelge çıkardım, kitabı irdeledim. Yazarın diline aşık oldum bir de. Hani böyle karşımda konuşsa da ben de iki satır kitap muhabbeti yapsam onunla dedim ki sonradan aklıma geldi, bu yazarla hayat üstüne de ne ala konuşulur :) (sanki babamın oğlu :) * yazarın kim olduğunu tahmin eden oldu mu? Genç bir yazar ve şimdilik ne yazık ki sadece 3 kitabı var. 2. kitabını da bitirmek üzereyim ve önünde kendimce saygıyla eğiliyorum. Keşke tanışma imkanımız olsa dediğim bir isim oldu. hadi bakalım evren, sen aldın mesajımı...
Dilim şiştiğine göre saatlerce yazabilirim ancak yazamam çünkü sıklıkla uyanan Eliftrişkomuz var bizim.
Bu süre zarfında 2 defa kendime yani sadece ben, kendim, bizzat kendim olarak vakit ayırabildiğim an'lar oldu, onları da yazacağım.umuyorum yani :)
Bir de ah yazmasam olmaz, canım pastanem Serender kapanmış :/ Öğle aralarımın kaçış mekanıydı halbuki. Kasadaki renkli gözlü amca Laz şivesiyle ne güzel "nasilsinuz" bile derdi... Çok üzüldüm bu işe, pastanenin gidişine
Bu ara harika ötesi kitaplar okudum ve hiçbirini yazamadım buraya,çok kötü hissediyorum.
Bir de -isim vermeyeyim- iyi kalpli bir anne oğlunun kitaplarından bir koli bizim kütüühanemiz için bağışladı. "Aaa bizim kütüphanemiz mi"dedim!? Evrenciğim,onu da arada hallediver olur mu? Neyse şimdilik yeni evdeki yeni kitaplığımızla yetineyim ben. O da doldu diyorum ama tam o ara karabalık "kuş mu geçiyor"demişim gibi havalara bakıyor :)))
Bak yazmadan geçecektim..neyse son anda hatırladım. Bu ara kitaplarımı internetten almadım, hepsini sahaftan aldım, çoğu da 2. el, onu da yazayım bir ara. benim için yeni kitap alma devri resmen bitti, off çokheyecanlıyım:) hatta geçen gün birkitabın içinde komik bir not vardı abisinden kardeşine "sevgili naz, nazlanmanı dert etmeyecek kişilerle karşılaşırsın hep umarım, iyi ki doğdun, 1998" diyordu :) işte bu muzır notları toplamayı seviyorum, bir de harika arşiv oluşturmaya başladım.Bazı kitapların tüm baskılarını ya da farklı kapak resimleri olanları toplamak gibi. Bayağı bildiğin koleksiyoner oldum kendi küçük dünyamda, aman ne neşe :)
* Tamam peki çatlatmayayım seni sevgili blog, bayıldığım yazar mahir ünsal eriş. DTCF'de okumuş, yıllar bile tutmuyor ama bence ben onu okulyıllarından tanıyorum ki ben DTCF'de bile okumadım :)
Bu arada çok özlemişim seni, canııım blog :)



Devamını oku »