Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




planlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
planlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Şubat 2016 Çarşamba

Hayaller Deniz Kenarı, Gerçekler Angara Kırsalı :)

Çok tatlı bir kitap hakkında yorumumu yazıyordum bloga, gelen son bir haber ile aklımdaki bu yazıyı yazmaya karar verdim. Sosyal medyada daha çok "Hayaller paris" ile başlayan bir ifade var, çok seviyorum, durumu anlatmaya o kadar uygun ki :)
2002 yılında Ankara'ya geldiğinde çok farklı hayallerim vardı. Dün de dediğim gibi "ben zaten gazeteci olacaktım". (Çok merak ediyorum bu utangaçlık, çekingenlik ve heyecanlandığında konuşamama halimle nasıl yapacaktım bu mesleği) Ama öyle magazin falan da değil, ben bildiğin "savaş muhabiri" olacaktım. Sırf bu yüzden Coşkun Aral ile de tanışmıştım hem de Adana'da (hatırladın mı Nilo :) "İyi ki olmamışım" diyorum şimdi. Hem ben yapamazdım hem de basın sektörü "özgün(r)"bir ortamda çalışmadığı için mutsuz olurdum. "Halkla İlişkiler" okudum da ne oldu? Kişisel gelişimime katkısı olduğunu söyleyemem ancak diplomam sayesinde bir işe girdim, para kazanıyorum ve istediğim kitapları taksitle de olsa alıyorum :) En önemlisi de bir işim olduğu için şükrediyorum. Yaptığım işin benim ilgi alanıma uygun olmaması işin suçu değil esasen. Kendimi suçladığım çok oldu (Gonca, sana tam buradan selamlar) ama o da değil. Benim gibi hisseden de eminim çok fazla kişi vardır. Bizleri yarış atı yapan eğitim sistemimizi, iş bulma kaygısını, iş beğenmeme halimizin şımarıklık sayıldığını ve sadece 1 şeyin uzmanı olmaya çalışıp aslında "ot" kıvamında yaşadığımızı yazacaktım bu satırlarda ama vazgeçtim. Tekrar etmek, gerçeği değiştirmediği gibi açıkçası beni olumsuza sürüklüyor, orayı da sevmiyorum.
Hadi çözüm odaklı olayım diyorum. Bunu diyebilmek için de az önceki olay gibi bir itici güç gerekiyor yoksa unutuyorum. Yine arada hatırlamak için de işte şimdi buraya yazıyorum. Büyük şehirde yaşayan çoğu insanın hayali bir gün -muhtemelen emeklilikte- sahil kasabasına yerleşip deniz kenarında bahçeli bir evde oturmak. Buradan kasıt da, trafik çekmeyeyim gürültüden hırslardan uzak durayım, kendi içsel huzurumu yakalayayım. (En azından benim anladığım bu.) (ikinci parantez: zaten deniz kenarında yaşayan arkadaşlarım buradan sonrasını okumasın, hele ki sen Banu :)
Birkaç yıl önce çok kararlı bir şekilde farklı bir hayata doğru rotamızı çizmişken kader-kısmet ile bugün baktığımda hala Angarada olduğumuzu görüyorum. O yüzden de "hayaller deniz kenarı, gerçekler Angara kırsalı" :)
Kendime süper notlar alıyorum,havada uçuşan fikirlerimi yakalamaya çalışıyorum, acayip gaza geliyorum, "işte bu kez tamam" diyorum ama sonuç?
Sonu gelmiyor...
Hayal kurmaya devam ediyorum sadece.
Bazen de bu durumun tam tersi bir şey yaşıyor, hayallere o kadar kapılıyorum ki gerçek dünyadan uzaklaşıp yaşadığım an'dan keyif almamaya başlıyorum.
"Dur bakalım Esoş!
Tam orada dur." diyorum böyle anlarımı yakaladığımda.
Kısacası bu yazıyı bana yazdıran şey aslında unutkanlığa düşmeyip hayallerimin peşini bırakmamak,lakin bunu yaparken de an'dan kopmamak (ve hatta o an yaptığım şeylere sinir olmamak) Tam bu sebepten az önce bir haylayf açtım kendime. Kendimce yeni bir karar aldım çünkü, yılmadan peşinden gideceğim inşallah.


Aldığım kararın ilk aşaması sevdiğim şeyleri detaylıca listelemek. Bunu gözle görünür elle tutulur yapmak için de yazarak çalışmak, uçuk hedeflerden uzak durmak.
Sadece ve sadece "sevdiğim şeyler" listesi yani bu. "Git, şunu yap, onu getir" görev planı değil.
Sıradaki şeyleri de zamanı gelince paylaşayım.
Başlık ve yazının sonu biraz alakasız kalmış gibi görünse de tüm bunlar zihnimde halay çeken tilkigillerin suçu :)
Devamını oku »